23 Kasım 2010 Salı

BİDESEN



yeşil bir deniz 
uçuyor duvarlardan
içeriye yıkılıyor
camlardan sarhoş bi rüzgar

zemin,
düşen bir tarla
beyaz gölgeler 
içimde çemberler çiziyor
beklenti.

batan bir dünya bu
yıpranmış çamların ardında 
her bir evin kafa tasında
fırıl fırıl dönüyor kör bir öfke
batan bir dünya bu.. 

bir kuşkuyu alıyor ellerime
batan bir dünya bu 
etime...

yanıp yok oluyor bir cümle 
tümce doğuruyor
bense bi desenden başka bir şey değilim
balık sırtına çizilmiş

batan bir dünya bu 
batmış etime
yağmur sonu birikintilerinde yüzen bir balık
sırtına çizilmiş
batan bir dünya bu 
batmış etime

bense balık sırtına 
çizilmiş bi desenden
bi de senden bi desene
bi de sensen


sen desenden başka bişiysin.


yırtıldıkça bütün mavilerin turuncuları
kayboluyorsun bu gölgelikte
sonsuzluktan bahseden gölgelerde
ölülerin sesleri sonsuz 
ardıç kuşunu susturacak kadar
ölülerin nabzı yok 
ardıç kuşunu susturacak kadar
sessiz ve derinden 
sessiz ve kimsesiz
kör bir öfke.


kör bir öfke;
çatılarını uçuruyor evlerin
tsunamiler yaratıyor.
ışığın hükümdarlığı sarıyor 
tüm yeryüzünü


evrendesin...


batan bir dünya bu
çırpındıkça batan bi rüya bu
detone detone haykırışlarına karışan
güya bu


SİYA SİYABEND

1 yorum:

Gracias a la vida dedi ki...

"...bense bi desenden başka bir şey değilim
balık sırtına çizilmiş..."

bunun üstüne ne denilebilir ki...